Son günlerde bazı çevrelerce, PKK’nın kendini feshetmesinin ardından örgüte bağlı bazı oluşumların Birleşmiş Milletler’e “etnik haklar” temelinde başvuruda bulunabileceği öne sürülmüştü. Bu iddialar, Ankara kulislerinde hızla dolaşıma girerken, Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından gelen açıklama dikkat çekti.
“Bu tür spekülatif girişimler ne Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliğini ne de uluslararası hukuku bağlayıcı niteliktedir. Terör geçmişi olan bir yapının, hangi isimle olursa olsun uluslararası arenada meşruiyet kazanması mümkün değildir,” diyen üst düzey bir yetkili, BM’nin de bu tür başvurulara karşı geçmişte net tavır sergilediğini hatırlattı.
Uzmanlar: Siyasi manevra mı, sahada çözülme mi?
Terörle mücadele uzmanları ve emekli güvenlik bürokratları ise gelişmeyi çok boyutlu ele alıyor. Emekli Tümgeneral Fahri Yıldız’a göre, “Bu fesih açıklaması, örgütün sahadaki dağılmasının ve lider kadrolar arasındaki kopuşların bir sonucu olabilir. Ancak tamamen bitmiş bir tehditten söz etmek için henüz erken.”
Öte yandan, çözüm süreci benzeri bir dönemin kapı aralayıp aralamadığı da tartışılıyor. Hükümet kaynakları ise bu soruya net: “Türkiye’nin artık çözüm süreci benzeri süreçlere ihtiyacı yok. Terörle mücadele kararlılıkla sürdürülecek. Devletin muhatabı yalnızca milletin kendisidir.”
Yeni bir yapılanma mı doğacak?
Kulislerde dillendirilen bir başka ihtimal de, PKK’nın dağılmasının ardından farklı isimler altında yeni bir yapılanmanın ortaya çıkabileceği yönünde. Güvenlik birimleri, bu olasılığa karşı da teyakkuz halinde olduklarını vurguluyor.
